7 Kasım 2011 Pazartesi

3.Yas

7 comments
Bugun Ela'cigim 3. yasina girdi. Uc yil once ilk dogdugu zamanlar birkac kisi ilk 3 ay zor, ilk 3 ayi atlattiktan sonra kolaylarsin demisti de nasil gecer 3 ay diye dusunmustum. Simdi 3 yil gecti bile, hem de su gibi...

Ela'cik sucicegi munasebetiyle bu onumuzdeki haftayi da evde gecirecek(z). Dogumgunu kutlamalarimiz da ertelendi haliyle. Cicekleri biter bitmez evde ve okulda senliklerle hem 3.yasini hem de ciceklerden kurtulusumuzu kutlayacagiz. Suciceginin 4.gununde cicekler ve kasintilar daha da artti, umarim yarindan itibaren artik azalmaya baslarlar...

Ha bu arada ilk 3 ayi atlattiktan sonra kolaylarsin demislerdi ya, yalanmis o! 3 yasina geliyor kurtulucaz terrible two'dan derken daha da zor bir asamaya gelmisiz haberimiz yok. Benden duymus olmayin ama bizim 3 yas guzeli pek bir sinirli bu son gunlerde, 2 yasi aricak miyiz neyiz, bakalim gorucez... Ne demisler "Her yasin ayri bir guzelligi var!" :)

4 Kasım 2011 Cuma

Hosgeldin Sucicegi!

5 comments
Hosgeldin sucicegi, asimizi yaptirmadigimiz icin bekliyorduk seni zaten. Hatta fazla gecikmesin bir an once olsun bitsin demisligim bile vardi birkac hafta once. Ama tam hazir okulu da tatilken arkadaslariyla rahat rahat kutlasin, oynasin eglensin diye dogumgununu birkac gun erken yapmaya karar vermis, butun hazirliklarimizi bitirmisken seni farketmemiz pek hos olmadi! Zavalli Elos sabahleyin kahvaltisini yaptiktan sonra karninin acidigini soyleyince buldum sizi, tam da kahvaltidan sonra dogumgunu elbisesini giyicekti oysa ki! Aceleyle sucicegi degil de baska birsey olmasini umarak doktora gittik, ama yok sen kazandin. Partimizi iptal ettik, gun icinde sayamadigim kadar cok buzdolabini acip acip pastasina bakti Elos. Aksam babasi ve cok sevdigimiz bir arkadasimizla beraber mumlarini ufledi, bir de kirmizi bir elbise gelince hediye olarak butun hayalkirikligi gecti. Ciceklerim gecince arkadaslarim gelicek dogumgunumu yapicaz diyor simdi.

Olur olmadik heryerde cikmadigin, cok fazla kasindirmadigin, ates ve huysuzluk da yapmadigin icin seni affettik sucicegi. Ama soyle diger virus arkadaslarina, zamanlamayi daha iyi yapsinlar kizimi boyle hayal kirikligina ugratmasinlar birdaha...

30 Eylül 2011 Cuma

Ela , okul ve Flamanca

1 comments
Posted by Picasa
Okullarin acilmasiyla beraber guya ben de daha cok kendime vakit ayirip biraz aylaklik yapicaktim, ama nerde? Ela'dan 1 hafta sonra ben de haftada 4 gun olmak uzere flamanca kursuna basladim. Eve gel, ortaligi topla, yemek yap ve kostur kostur Ela'yi al, okulda oglenleri pek uyumadigi icin herseyden nem kapan Ela'yi oyala derken aksam 8 gibi ancak oturabiliyorum. Sonra da koltukta uyuklamak suretiyle gunu bitiriyorum genelde.

En son okulun ilk gununu cok iyi gecirdigimizi yazmistim. Evet Ela okulun ilk gunu aglamadi ama ikinci gun okul koridorlari inledi resmen. Onu oracikta o sekilde birakmak zorunda olmak beni de cok fena yapti tabiki. Yolda sonra evde bir posta da ben agladim ve hemen home schooling olaylarini arastirmaya basladim :) Yok o kadar da degil tabi de neden okula veriyoruz ki, ben evde yetistiririm cocugumu moduna girdim. Evde 5 dk kadar aglayip sizladiktan sonra yeniden okula gitmeye karar verdim. Daha once annem burdayken okulun yaninda sote bir yer bulmustuk, ordan Ela'nin sinifini kesmeye karar verdim. Gittim ama Ela gorunmuyordu, zaten otlarin arasindan zar zor sinifin yarisi goruluyor. Herkes yere oturmus ogretmenleri de sarki soyluyordu. En azindan aglama sesi yok diye sevinip eve dondum. Bu arada ben o sote yerden gizlice sinifi gozetlerken etrafta beni goren birkac kisi deliymisim gibi bakti bana. Turkum ben bakmayin oyle dicektim, Turkiye'de olsaydik simdi butun anneler burdan sinifi kesiyor olurdu diye dusundum :) Burda sinifi mudurun odasindan gizli kamerayla izlemek gibi seyler de yok, oysa ki nasil merak ediyorum butun gun orda neler yaptigini, nasil davrandigini...Kiyafetine gizlice kucuk bir kamera yerlestirmek gibi projelerim var aslinda :)


Ben onun neler yaptigini merak eder dururken okulun 3.gunu aksami hayatimizin ilk veli toplantisina davet edildik. Saat saat neler yaptiklarini gun icinden cekilmis fotograflarla gosterdi ogretmenleri, bizim de biraz olsun merakimiz gecti tabi.


Sonraki gunler aglamasa da biraz buruk ayriliyorduk ama ilk haftanin sonunda beni operek ve ogretmeninin yanina gidip bana el sallayarak veda etmeye basladi. Cocuklarin sagi solu belli olmaz ama simdilik alisti diyebilirim.


Dil konusu tabiki zor oluyor, ama zamanla alisip ogrenicek. Okula baslamadan once ona anlatmistim okulda baska bir dil konusuldugunu, Turkce bilmediklerini, onun da ilk basta anlamayacagini ama zamanla ogrenip onlar gibi konusacagini. Simdilerde hergun yeni bir kelimeyle okuldan geliyor, butun gun okulda sessiz durmanin acisini onu okuldan aldigim andan itibaren iki dakika susmayarak cikartiyor. Kendi kendine uydurmasyon bir dil yaratti, aralara ogrendigi flamanca kelimeleri serpistiriyor ve bak ben de flamanca konusabiliyorum diyor :) Hatta flamanca sarki bile soyluyor :) Arada biraz yaraticiligini kullanip yeni kelimeler uydursa da cok tatli oluyor. Dun mesela gunlerden persembeydi ve Ela durduk yerde "donderdag" (flamancada persembe) dedi. Arkasindan cumayi atlayip zaterdag (cumartesi) ve sonra da kendi uydurdugu zondag(pazar) yerine "zonderdag" dedi, cok gulduk :)


Simdilik yavas ogrense de sonunda evde basimiza flamanca uzmani kesilir kesin, o yuzden flamanca kursuna tam gaz devam :)


Foto: Havalar bir haftadir cok guzel burda, hep 20-25 derecelerde ama ondan once boyle kis modunda mont-bot seklinde gezmeye baslamistik...

1 Eylül 2011 Perşembe

Okullar acildi...

1 comments
Haziran ayindaki 1 haftalik okul maceramizdan sonra Ela bugun yeniden okullu oldu. Haziranda okula basladiginin 5.gunu artik tam da alismis gozukurken aniden tatile gitmemizle okul konusu yarim kalmis oldu. En azindan Eylul'de basladiginda daha kolay alisir, nasil bir yere gidecegini biliyor vs diye kendi kendime telkinlerde bulunsam da yaz tatili boyunca Ela daha cok anneci oldu. Antalya'dayken bir an beni goremese panik bir sekilde aradi ve tek basima hicbir yere gitmeme izin vermedi. Her yere ama her yere ben de gelicem diye tutturdu. Eyvah yandik, bu okul isi Eylul ayinda cok daha zor olucak galiba diye dusunerek okullarin acilmasini bekledim.


Belcika'da okullar 1 Eylul'de aciliyor, tarih yaklastikca ufaktan ufaktan Ela'ya yaz tatilinin bitmek uzere oldugunu, yeniden okullu olacagini hatirlattim hep. Daha once de cok hevesli gorunuyordu ama okula basladiginin 3.gunu cok zor ayrilmistik, yine oyle olur diye endise ediyordum. Dun aksam yatirmadan yeniden anlattim, yarin sabah okula gidecegiz vs diye. Sabah gozunu acar acmaz "yarin oldu mu, okul acildi mi?" diye sordu :) Beraber hazirlanip gittik, okula ilk girince biraz buruklasti ama belli etmemeye calisti, ayni sekilde ben de tabi. Haziranda gittiginde benimle hic vedalasmak istememisti, bu sefer vedalastik guzel guzel opustuk ve ayrildik.


Oglen almaya gittigimde ogretmeni cok iyiydi, hic aglamadi dedi. Beni gorur gormez koptu o ayri ama, butun gun kendini tutmus kuzucuk. Yolda yururken "hic aglamadim ben okulda bugun, ama bahceye cikmistik o zaman gozlerim aglamak istedi ama aglamadim" dedi. Bunu duyunca benim aglayasim geldi esas, buyuyor ve duygularini boyle ifade etmeye calismasi oyle tatli ki...
 
Bakalim yarin ve onumuzdeki hafta nasil gecicek...
 
Foto: Evrim teyzesine bir turlu poz vermeyen Ela :)

29 Ağustos 2011 Pazartesi

Yoksa ogle uykulari bitiyor mu?

2 comments
 Posted by Picasa
Gercekten tam da basliktaki gibi hissediyorum, amanin yoksa ogle uykulari bitiyor mu seklindeyim. Oglenleri 1,5 saatlik bir uyku molasi bana da dinlenmek ve biraz da kendimle kalmak icin cok iyi geliyordu, o uyurken sakince ictigim bir fincan kahve bile bir baskaydi valla.

Ama bir suredir oglenleri uyutmakta zorlaniyordum, bir turlu uyumak istemiyor ama yatmaya ikna olunca da her zamanki gibi 1,5 saatlik ogle uykusunu yapiyordu. Bu sefer demek ki hala ogle uykusuna ihtiyaci var diye dusunuyordum. Fakat su son iki haftadir gezegen gibi gezdigimizden nerde ve saat kacta uykusu gelirse orda uyudu ve hepten duzeni sasti cocugun. Bu arada iki hafta boyunca sadece iki gun ogle uykusu saatinde evdeydik, birinde uyudu ama digerinde epey bir kriz yasadiktan sonra bir turlu uyumadi. Boyle olunca ben de oglen uykularini kaldirmaya karar verdim. Tabi bu arada ogleden sonraki huysuzluklar (ya da arizalar mi desem)ve enerji patlamalari (evet Ela'nin uykusu cok gelince mahsunlasip sakinlesmek yerine enerji patlamasi yasiyor, nereye tirmanacagini kosturacagini bilemiyor)tavan yapiyor. Gunun en zor saatleri aksamustleri oluyor, o uykudan onceki son iki uc saati de hasarsiz ve uykuya yenik dusmeden atlatabilirsek ne ala, aksam 7.30 sabah 7.30 seklinde guzel bir uyku duzeni oluyor. Boylece aksamlari erkenden yatmis oluyor. Ama gun icinde hic ara vermemek de benim icin zor ve yorucu oluyor dogrusu.

Persembe gunu okullar aciliyor ve orda uyuyacagi konusunda suphelerim oldugundan belki boyle erken yatip erken kalkma duzenine simdiden alismasi daha da iyi olur gibime geliyor aslinda. Bakalim onumuzdeki gunler nasil olucak...

Foto: Cok sevdigim bu fotografta Ela atesler icinde aslinda, babasinin kucaginda otururken "Babacim uyucam galiba" dedi ve bir dakika sonra uyuyakaldi...

28 Ağustos 2011 Pazar

Maraton gibi

2 comments


Posted by Picasa
Son iki haftadir sesimiz solugumuz cikmiyor neden, cunku Tr'den arkadaslarimiz gelmisti. Esim de yillik iznini alinca hep beraber guzel bir tatil yapmis olduk. Belcika'nin konumu dolayisiyla bircok sehire 2-3 saatlik mesafedeyiz. Dolayisiyla hemen hemen hergun bir baska yerdeydik. Aksamdan planlar yapildi, sabah erkenden kalkilip Paris, Amsterdam, Koln, Brugge vs seklinde gezdik durduk. Aksamlari eve geldigimizde her ne kadar yorgunluktan bitap dussek de gec saatlere kadar muhabbetler uzadi gitti. Resmen maratonda gibiydik ama guzeldi. Elos da bu durumdan cok memnundu, bol bol gezdi. Bu arada 1 Eylul'de de okullar aciliyor, bakalim nasil olucak yeniden alisma surecimiz...
Daha sonra yine yazicam ama simdilik sadece bir ses verip buralardayiz demek istedim.
Foto: Paris cafe'lerinde keyfi gicir olan Elos :)

9 Ağustos 2011 Salı

Bu mudur? Budur!

7 comments
Ela dogmadan once, hani hamileyken baska baska seyler soyleyip tam tersini yaptigimiz zamanlar var ya, hah iste o zamanlar "ben bebegime mutlaka bir uyku arkadasi edindirecegim, boylece uykuya cok daha kolay gecicek" derdim. Saniyorum ki bebege birkac uyku arkadasi olabilecek oyuncak sunucaz, o artik kendince birini hep secicek hoop bir de bakmisiz onsuz yapamaz olmus! Bunu zannettigim donem amerikan filmlerindeki gibi bebegi yataga koyup muzikli donencesini de acinca uyuyacagini zannetigim donem. Biraz safmisim heralde :)


Hicbir zaman boyle olmadi tabiki. Ela muzikli donencenin sesiyle hic uyumadigi gibi hicbir zaman bir uyku arkadasi da secmedi kendine. Daha dogrusu benim dusundugum gibi bir arkadas secmedi. Ilk yil emerek uyudugu icin bir degil iki arkadasi birden vardi :) Ben ne zaman ona uygun bir oyuncak versem, bununla uyuyabilirsin desem de o her seferinde benim verdiklerimi atarak bana geri verdi. Yok anladim bu cocuk anne kokusu istiyor deyip bir tisortumu yanina koymuslugum bile var ama yok o da olmadi. Tam artik umidimi kesmis ve kendimin uyku arkadasi oldugumu kabullenmistim ki birden Lili bebegi her yere bizimle gelir oldu. Lili de kocaman tas gibi sert bir kafasi olan bebek, eh be cocugum sece sece bunu mu sectin desem de fayda etmedi. Bizimki arkadasini secmisti bir kere, son iki aydir kendi kendine uyumaya baslamasiyla beraber uyku arkadasi daha bir onem kazandi tabi. Ela nereye Lili oraya...



Bir gece Ela tam dalmisti ki telsizden tak diye bir ses geldi, arkasindan da aglama sesi. Kosarak yukari ciktim, meger Lili'yle kafalari tokusturmuslar :) Lili kafami acitti diye diye agliyordu. O zaman yumusak bir seyle yatsan daha iyi olur dedim ve gidip icerden o ilk zamanlar icin sectigim uyku arkadaslarindan birini getirdim :) Ondan sonraki geceler Ela yatmadan once kitabini secerken bir de odasindan o gece kiminle yatacagini da seciyordu :) Fakat yine de tek bir arkadasi yoktu yani.


Pazar gunu Ela arkadasi Demir'le beraber sinemaya gidip Sirinler'i izledi.. Babalari ve cocuklari sinemaya gonderip biz anneler disarda bir cafede oturup kahvelerimizi icip sakin sakin sohbet etmenin tadini cikarttik. Ilk yaridan sonra Ela bunalmis ve cikmak istemis. Onlari almaya gittigimizde Ela'nin elinde minicik bir Sirine vardi, orda dagitmislar ve cok sevmis. Filmi izlerken de her kiz cocugu gibi en cok Sirine'yi sevmis, surekli babasina onu gostermis. Ha bu arada Sirine demiyor Siriniye diyor, Kibariye gibi heheheh :))) Bakti biz her seferinde duzeltiyoruz sirin demeye basladi kisaca, ama bazen dalip yine siriniye cikiyor agzindan :)


Pazar gununden beri Sirine'yi elinden bir an olsun birakmadi, hatta onunla uyumak istedi.Ben artik bu siriniyeyle uyucam dedi. Iyi guzel de minicik Sirine'yi uykuda elinden dusuruyor sonra da bulamiyor, gecenin bir vakti "annne sirinim nerde" diye de beni uyandiriyor. Gecenin karanliginda samanlikta igne arar gibi yatakta sirineyi ariyoruz. Oysa ki uyku arkadasi edindirme projeme gore beni hic uyandirmamasi gerekiyordu, uyansa bile uyku arkadasina sarilip uykusuna devam edecekti. Bugun ilk is gidip sarilabilecegi boyutta bir sirine alicaz, du bakalim o zaman nolcak....
 
Not: Yukaridaki fotograf Sirine'nin boyutu hakkinda biraz fikir veriyordur heralde :)

5 Ağustos 2011 Cuma

En Sevdigim An'lar #1

2 comments
En sevdigim anlardan biri Ela'nin uykuya daldigi ve benim mis gibi sicacik kahvemi alip kendimle basbasa kalip sessizce ictigim andir, hic bitmesin isterim...

29 Temmuz 2011 Cuma

Hamileyken birseyi cok yersek ne olur?

4 comments
Hani bizde kahvaltida simit-pogaca neyse bu Avrupalilarda da kruvasan o. Buraya ilk geldigimiz zamanlardi, aman ne bulurlar bu kruvasanda da yagli yagli bisey derdim. Ilk uc sene boyunca belki bir kere yemisimdir, o da belki. Hamilelikte hic oyle aserme gibi seylerim olmadi benim, guya gecenin bir yarisi canim sunu istedi diye gondericektim esimi disari ama yok istemedi valla :) Fakat bir sabah markete gitmistim ekmek alirken burnuma guzel kokular geldi, kafami cevirmemle onceden cok yagli buldugum kruvasanlar gozume citir citir gozuktu. Hemen aldim ve daha marketten cikmadan bitirdim :) O gunden sonra butun hamileligim boyunca kruvasanla savas verdim resmen. Haftada uc gun sabahlari yuzmeye gidiyordum, havuzdan cikip markete ugrayip kruvasan almamak icin zor tutuyordum kendimi, hatta cogunlukla da tutamiyordum. En cok da o kruvasandaki yaglar yuzunden midem yanardi da ona yanardim, yanmasa kac tane yicektim allah bilir...
Dogumdan sonra duzeldim neyse ki, yine severim kruvasani tabi ama hamilelikte oldugu kadar duskun degilim diyelim. Simdi de Ela oyle duskun, kruvasan gormeye dayanamiyor resmen. Markete gidince illa kruvasan istiyor, sabahlari bazen babasini biz ise birakiyoruz donuste mutlaka kruvasan diye tutturuyor. Araba koltugunun ici her daim kruvasan kirintilariyla dolu. Neyse ki kruvasan yalnizca sabahlari olur dedik de gun icinde tutturunca bu sekilde vazgecirebiliyoruz. Bu aksam da tam uykuya dalacakken bana seslendi gittim baktim kruvasan dedi! Eh iste hamile hamile yersen o kadar kruvasani boyle olursun dedim kendi kendime...

12 Temmuz 2011 Salı

Orgaaaanik

3 comments
Gecen sene basladim bizim bahcenin yan tarafinda orgaaaaanik tarim yapmaya :) Ilk denememizdi ama yine de fena degildik. Domates, marul, ispanak, cilek yetistirmistik. Ela daha yeni yeni konusuyordu ama bahcedeki cilekleri gosterip gosterip "ham ham" derdi. Burda yazmisim zaten cileklerimizi


Bu sene daha tecrubeliydik, annemin de kendi elleriyle bahcemi hazirlamis olmasi bizim icin bulunmaz bir seydi tabi. Oyle olunca urun cesitliligini de arttirdik tabi. Gecen sene domatesten memnun kalinca daha cok domates ektik havalar da guzel gidince erkenden kizarmaya basladi kiraz domateslerim. Dalindan koparma hatrina Ela da domates yiyiyor boylece, yoksa marketten alip getirdiklerimin yuzune bakmiyor.


Marulu bahceden hemen koparip salataya dogramak ve citir citir yemek gibisi yok dedik ve su guzel renkli marullardan ektik.


Renk demisken yine renkli renkli biberlerimiz olsun salatalarimizi daha da renklendirsinler diye paprika diktik. Kirmizi ve sari olanlar daha buyumedi, beklemedeyiz. Onumuzdeki sene carliston biber de ekicem bu sene atlamisim. Burda ancak Turk marketinde bulunabiliyor, elimizin altinda olsun citir citir onlardan da yiyelim.


 
Salataliklar ilk denememdi merak ediyorum, minik minik cikmaya basladilar bile. Bunlarin disinda semizotu ektim bir kere Ela'ya yemek bir kere de salata yaptim, o da buralarda pek bulunmayan birsey. Cilek ektik yine gecen senekilere ilaveten ama bu sene Ela'dan pek firsat bulup da bahce cilegi yiyemedik. Hergun bahcede tirim tirim cilek arayip kizarani mideye indirdi :)
Bol bol roka salatasi yapiyoruz bir de,  biz kopardikca yenileri cikiyor, pek memnunuz kendisinden. Ve henuz yemeye baslamadigimiz pirasalarla ispanaklar var. Pirasalar daha tam olmadi, ispanaklari da gecen hafta ektik Ela'yla bakalim onlar ne zaman cikacak.
Ela da baya kendini gelistirdi, bugun arkadasiyla beraber bahceden domates koparmislar. Arkadasi tam kizarmamis domateslerden birini koparmis Ela da ona akil veriyordu "ama bu daha kirmizi degil, karnin agrir" diye :)
Posted by Picasa

10 Temmuz 2011 Pazar

Neden Olmasin?

0 comments
Gecenlerde Ela'yla disari cikacaktik, kapida tam ayakkabilarimizi giyerken bir de baktim Ela gunes gozlugunu almis takiyor. Dayanamadim ve "Ela'cim ama bugun hic gunes yok ki, hatta yagmur yagiyor gozlugunu takmaya gerek yok" dedim.
Ela da " Tamam iste ben de gozume yagmur gelmesin diye takicam zaten" dedi!
Sonra dusundum de neden olmasin?
Hosuma gitti, ne guzel bir bakis acisi bu boyle :)

5 Temmuz 2011 Salı

Haftanin Rukusu

3 comments
Posted by Picasa
Kimdi hatirlamiyorum ama bir arkadasim bir keresinde " Ela da kendi kiyafetlerini secmeye basladi mi?" diye sormustu, yooo demistim ben de. Sen misin onu diyen, kisa bir sure sonra bizimki de basladi sabah kalkar kalkmaz ne giysem diye dusunmeye!


Gardrobunun kapagini acabilmeye baslamasiyla durum daha da vahim bir hal aldi. Gunde en az 3 kez kiyafet degistiriyoruz. Bir kere kendisi tam bir etek-elbise hastasi. Firfirli ucusan eteklere bayiliyor. Bir ara iyice abartti geceleri pijamasinin ustune etek de giyiyordu, eskaza etegini giymeyi unutmussa filan gece uyanip etegim diye agliyordu. Ben de durumu kabullenmisim aksamlari pijama giydirirken hangi etegini giyiceksin diye sormaya baslamistim. Simdilerde araya tatilin girmesiyle gece etekle uyuma olayini unutmus sanirsam, normal normal pijamayla yatiyor.


Ama sabah kalkar kalkmaz etek giycem demeyi de ihmal etmiyor. Ustune de garip garip kombinasyonlar yapiyor. Bu ustteki fotograf dun sabahki haliydi, oglen uykusuna kadar bu sekilde dolasti :) Kafada cicekli tac, ustunde kalin sweatshirt(dun hava 30 dereceydi), altinda tayt onun ustunde 1 yas dogumgununde giydigi 9-12 ay firfirli etegi vee topuklu prenses terlikleri! Suri Cruise mi olucak basima nedir?! Tutturdu prenses terligi diye. Hep yok mok onlar sana gore degil diyorduk hatta bilhassa babasi kesinlikle karsiydi boyle seylere :) Ama gecen gun yan komsunun Ela'yla yasit kizi bu tarz bir ayakkabiyla gelince Ela hayran oldu gene. Tutturdu ben de giycem diye, kizla ayakkabilari degistirdiler, Lili Ela'nin normal terliklerini giyerken bir de baktim bizimki coktan topuklu terlikleri giymis sanki yillardir topukluyla yururmus gibi yuruyor. Sevincten agiz da kulaklarda tabi. Neyse biraz giydi ama Lili'yi sarmadi tabi Ela'nin siradan terlikleri 5 dakika sonra kendi terliklerini istedi. Ela da vermem diye tutturdu mu bi guzel. Biz babasiyla hadi madi diye ikna etmeye calisiyoruz ama ne mumkun. Hep biz Ela'yla pazarlik yapicak degiliz ya, eline firsat gecen Ela hemen babasina gitti ve aynen soyle dedi: "Tamam cikaricam ama bana da alalim bu terlikten" Sonra da sesini biraz daha yukselterek "Bu benim ihtiyacim!" dedi. Biz tabi birbirimize bakakaldik ve tamam diyebildik sadece.


Sonuc olarak ertesi gun gidip benzer terliklerden biz de edindik. Ela cok mutlu tabi, evin icinde tikir tikir dolaniyor bu terliklerle. Ona kalsa disari da bunlarla cikicak ama bunu tahmin ettigimden sadece evde giymek icin aliyoruz bu terlikleri ona gore deyip almistim. Allahtan terlikler cok da rahatsiz, bir sure giydikten sonra "ayaklarim acidi cikaricam" deyip cikariyor :))

1 Temmuz 2011 Cuma

Kisa bir tatilin ardindan...

2 comments
Okuldaki ilk haftayi tamamlar tamamlamaz bavullarimizi hazirladigimiz gibi anneaneyle birlikte Antalya'ya uctuk. Ilk iki gunu Burdur'da benim dedemin Ela'nin buyukdedesinin evinde gecirdik. Dedemin Ela'ya aldigi civciv irileriyle(!) Ela pek mutluydu, gece gunduz onlari besledi. Biz de bu esnada bahceden henuz yeni yeni olmaya baslamis kirazlari mideye indirdik. Ucuncu gunumuzde Antalya'ya gectik. Anneanne ve buyuk anneanneye ilaveten babane ve kuzen de gelince aile saadeti yasadik. Bir hafta sonra babamiz da gelince kadro tamamlandi.

Belcika'da hic dag gormedigimizden Ela Toroslari gorup gorup "anne bak dag" dedi, ben de "evet Ela'cim Heidi bu daglarda yasiyor buyukdedesiyle birlikte" deyince, daglara karsi daha bir sempati duydu tabi. Antalyada iki hafta boyunca hergun denize girdik, marsik gibi olduk geldik :) Ela bir suru ilk yasadi. Ilk defa denize girdi (aslinda 8 aylikken azcik ucundan sokmustuk denize ama pek anlayamamisti) Cok heyecanlandi, ilk iki gun denizin icinde kolluk ve simitine ragmen kucagimdan inmedi. Ucuncu gun kucagimdan indi ama elimi simitinden cektigim an "annneeee" diye bagiriyordu. Sonraki gunlerde rahatladi tabi, hatta o kadar rahatladi ki son gunlere dogru  "anne ben uzaklara gidicem kendi basima" bile diyordu :)

Plajda yan sezlongda siyah mayolu kadini ben sandi ve arkasindan gidip kadina sarildi. Kadin da bir an ne tepki verecegini bilemedi ve tepkisiz kaldi, 2 dakika kadar kadina ben diye yapisik kaldi, ben de bu arada hic sesimi cikarmadan yandan izliyordum. Ben sandigi kadinin karsisindaki kadin konusmaya baslayinca duruma uyandi. Sok oldu ve hemen bana kostu sonra da "neden ben seni karistirdim anne" dedi. Gercekten neden karistirdin Ela'cim tatil boyunca hergun kadini suzdum durdum ben o kadar sisman miyim diye! :))

Ilk defa lunaparka gitti, donme dolabi gorunce inanamadi, hele bir de donme dolaba binince agzi acik etrafi izledi, cok hosuna gitti. Sonra herseye binmek istedi, lunaparktan donerken "antalyayi sevdim" dedi :)


Sicaktan miydi neydi hicbirsey yememeye karar verdi. Ya hic yemek yemeyip ac gezdi, ya da kuru ekmek-simit gibi hamur isiyle beslendi. Yemek yoksa ekmek,biskuvi-dondurma vs de yok kuralim orda islemedi. Plajda simitciyi her gorusunde simit istedi. Kuzeni Yagiz abisiyle beraber hemen hemen hergun  dondurma yedi. Midye dolma bile yedi ve hatta cok sevdi. Neyse ki eve donunce yeniden ayari verdik de duzeldi. Normal yemek de yiyor hatta bu aksam bizzat kendisi pirasa istedi. Yemek yoksa baska birsey de yok kuralini bir kez daha belledi :)

Gitmeden birgun once cok ateslendi, gece surekli kustu ama ertesi gune toparladi. Antalyadaki son gunumuzde de bir oksuruk musallat oldu. Buraya gelince iyice artti, ates de eklenince antibiyotik verdi dr :( Simdi oksuruk tam olarak duzelmese de halsizlik-ates vs yok. Bu arada biz de fenayiz, burnum tikali bogazim agriyor su an :( Nasil bu kadar usutebildik anlamadim valla...

Antalya'daki ilk haftamizda hava superdi 30 derecelerdeydi, ikinci hafta 39-40in altina dusmedi. Sicaktan bayilmak uzereydim, buranin serin havasini ozledik. Fakat buraya gelip de ucaktan inince havanin antalyadan da sicak oldugunu gorunce pek hos bir surpriz yasadik. 37 dereceydi! Neyse ki iki gun sonra dustu gene, bugun iyiydi 20 derece civari...

Tatilden kisa kisa notlarimiz bu sekilde, bir sonraki yazida okul konusuna geri doniciiim...

8 Haziran 2011 Çarşamba

Okulda 3.gun

2 comments
Sabah gozunu acar acmaz keyifle "anne sabah oldu okulum var" dedi. Hemen kalktik hazirlandik, acayip neseliydi. Gule oynaya okula gittik. Bugun hersey cok daha kolay olucak diye dusunurken, sinifa girdik ve tam vedalasirken hungur hungur "anne gitmeee" diye aglamaya basladi. Maalesef Belcika'daki okullarda alisana kadar yaninda kaliyim gibi bir durum yok, vedalas ve cik diyorlar. Fakat Ela bana siki siki sarilmis hungur hungur aglarken nasil cikayim! Ogretmeni kendi kucagina aldi, bu arada Ela beni birakmak istemedi tabi ama gitmem gerek simdi, oglen gelip alicam seni diyebildim sadece. Arkami dondugumde ben de basladim aglamaya, o icerde ben disarda :( Annem ve Ela'nin sinifindan birinin annesi beni teselli etmeye calistilar ama icerden Ela'nin sesini duydukca fena oldum. Neyse ki 5 dakika filan surdu, sonra annem caktirmadan bakmaya gitti. Ogretmeninin kucaginda ona sarilmis duruyormus. Uff yazik ya, ne zor :(
Carsamba gunleri Belcika'da okullar yarim gun oluyor, 12de almaya gittik. Beni gorunce yine aglamaya basladi. Ogretmeni butun gun iyiydi, resim yaptik ve hep guluyordu bugun dedi. Okulla ev arasindaki 5 dakikalik yolu kucagimda siki siki sarilarak gecirdik. Sakinlesince bol bol okulda yaptiklarindan bahsetti. Ilk iki gun pek anlatmamisti, belli ki bugun daha cok eglenmis aslinda.
Tek endisem tam alisacak ve biz pazartesi gunu tatile cikicaz, yanlis zamanda mi okula baslatiyoruz, ayni seyleri Eylulde bir daha mi yasiyacagiz? Yoksa yasasak bile daha mi kolay atlatiriz, en azindan nasil bir yere gidecegi hakkinda bir fikri mi olmus olur bilmiyorum. Bakalim iki gun daha gidecek iste, sonra tatil. Umarim yarin daha guzel vedalasabiliriz...
Posted by Picasa

7 Haziran 2011 Salı

Ilk gun

7 comments
Posted by Picasa
Dun sabah hep beraber nese icinde hazirlandik. Evden cikarken birimizin elinde kamera, birimizin elinde fotograf makinesi gormemisin cocugu okula baslamis seklinde evimize yaklasik 5 dakika uzakliktaki okulumuza gittik. Bir taraftan sakir sakir yagmur yaginca ve Ela semsiyemi de alicam diye tutturunca daha da bir eglendik. Okula girince butun ogretmenler Ela geldi diye karsiladi bizi. Ayrilma vakti gelince, Ela sakinligini korudu. Ben de kendimden beklemedigim bir sekilde kolayca vedalasabildim, sanirim Ela rahat olunca ben de rahat hisettim. Ayrilirken biraz mahsunlasti gerci ama aglamadan ayrildik diye sevinip ciktim okuldan. Butun gun zaman gecmek bilmedi sanki, ne yapacagimi sasirdim. Eve gelip kahvaltimi yapar yapmaz kendimi yatak odasina atip butun gardrobu bosalttim, herseyi duzenledim, verilecekleri ayirdim. Yetmedi yataklarin bazalarini da bosaltip onlari da bir guzel duzenledim ama saatler oyle yavas ilerliyordu ki gunlerin aslinda ne kadar da uzun oldugunu farkettim. Dayanamadim 12.30 gibi okulu aradim ama kimseye ulasamayinca, aramakla vakit kaybedene kadar gidip kendim goreyim dedim. Gittigimde bahcede oynuyordu cocuklar, sote bir yer bulup caktirmadan Ela'yi izliyeyim dedim. 2-3 kiz arkadas elele tutusmuslar yuruyor kosuyor hoplayip zipliyorlardi. Acayip rahatladim, yuzumde gulumseme ogretmenini bulmaya gittim. Ogretmeni ben gittikten sonra Ela'nin biraz agladigini ama sonra rahatlayip oynamaya basladigini soyledi. Donuste tekrar bahceye bakayim dedim ama bu sefer agliyordu, nasil kotu hissettigimi anlatmama gerek yok herhalde. 2 dakika sonra biri gelip onu bahceden aldi ve uyumaya goturdu. Bu arada uyumamis ama bir saat kadar yatakta dinlenmis "uyumak istemedim anne gozlerimi acik biraktim" dedi bana :) Onu oyle gordukten sonra saat 15.30a kadar zor dayandim tabi. Almaya gittigimde cok sakindi, uyumadigi icin yorgunluk da vardi tabi. Beni gorur gormez aglar diye dusundum ama aglamadi gelip sarildi. Itiraf ediyorum ben aglicaktim az kalsin, zor tuttum...Ne biliyim cok dokundu bana dilini bilmedigi yabanci insanlarin arasinda ne yapacagini bilmez halleri. Aksama kadar bol bol sarilip koklastik. Aksam da daha saat 8 olmadan 5 dakika icinde uyuyakaldi. Sabah neseyle uyanip okula gidicem ben deyince hosuma gitti. Demek ki sevmis dedim ve cok rahatladim. Bugun hic aglamamis okulda, yemeklerini de guzelce yemis. Oh ne ala, bakalim boyle devam eder insallah. Zormus bu isler yahu...

5 Haziran 2011 Pazar

Okullu Oluyor!

3 comments
Yarin yani 6 Haziran Pazartesi sabahi benim minik Elosum okullu oluyor! Belcika'da 2,5 yasina giren cocuklar okula baslayabiliyorlar, zorunlu degil ama genelde herkes gonderiyor. Biz de bir an once yabanci dil ogrenmeye baslasin ve ilerde zorluk yasamasin diye hemen baslasin istiyoruz. Okullar Haziran sonunda kapaniyor aslinda yani topu topu sadece 1 ay gidebilecekti Ela okula, baslasin mi yoksa Eylule kadar beklesin mi diye cok dusunduk ama okula gitmek icin cok hevesli gorundugunden beklememeye karar verdik. Okulunun onunden her gecisimizde hevesle okulundan bahsetmesi, surekli ne zaman baslicam ne zaman haziran gelicek diye sormasi uzerine
artik hazir olduguna karar verdik. Gerci kendi kendini telkin mi ediyor yoksa yarin okula onu birakip ciktigimda yani is ciddiye bindiginde de bu kadar hevesli olacak mi supheliyim ama bakalim gorucez artik. Fakat ani bir kararla onumuzdeki hafta da anneanneyle birlikte Antalya'ya gitmeye karar vermemizle Ela'nin bir ay okula gitme plani da suya dusmus oldu. Simdi sadece bir haftasi var, ama o kadar cok istedigi icin ve ben bir kere surekli haziranda gidiceksin okula dedigim icin sozumden de donemedim simdi. Bir hafta da olsa gidecek bakalim yarin, nasil gecicek cok merak ediyorum.
Sanirim Ela'dan daha cok heyecanliyim. Gecen gun esime "Ela'nin ustune bir yerlerine kucuk bir kamera yerlestiremezmiyiz, cok merak ediyorum okulda ne yapicagini" derken buldum kendimi. Hic dilini anlamadigi hayatinda ilk defa gorecegi insanlarla butun gun vakit gecirecek, birsey dese kimse anlamayacak. En cok da dil konusuna takiliyorum, gerci bir onceki yazida yazdigim gibi cocuklar icin durum farkli, onlar bizim gibi degil...Ama yine de ne biliyim iste,anlatmak istedigi seyi ogretmeni filan anlamazsa uzulur diye icim gidiyor. Cis-kaka ve suyun flamancasini ogrettik  :) bakalim artik, gerisini de kendisi ogrenecek.
Galiba bu gece heyecandan uyuyamayacagim ben....
Posted by Picasa

13 Mayıs 2011 Cuma

Cocuklar gibi anlasabilmek...

0 comments
Gecen sene bu eve tasindigimizda yandaki evlerin temeli yeni atiliyordu, insaat bitti, herkes evlerine yerlesti. Biz merakla yan komsularimiz kim olucak acaba diye beklerken, iki tane sapsari sevimli kizlari olan bir aile tasindi. Kizlardan biri 4 digeri de 2,5 yasinda. Tam Ela'ya arkadas yani :) Ilk gunler bahceden bahceye soyle bir bakistilar daha sonra kucuk kizin adini ogrenince Ela'nin daha bir kani kaynadi. Kizin adi Ela'nin da bebeginin adi olan Lili'ydi cunku :) Tesaduf Lili de Ela'nin Haziran'da baslayacagi okula gecen ay baslamis bile.


Yanyana aradaki citlere ragmen karsilikli oynuyorlar, Ela da Lili ve ablasi da kaydiraktan kayiyor ayni anda, birbirlerine komik hareketler yapip guluyorlar. Sonra citlerin yanina gidip konusmaya calisiyorlar. Ela onlara Turkce birseyler anlatiyor, kizlar da hem Flamanca hem de Fransizca konusabildiklerinden (millet daha kac yasinda kac dil ogreniyor yahu) onlar da o sekilde Ela'ya karsilik veriyorlar. Sonra ellerini citlerden birbirlerine uzatip tutuyorlar, oyle tatlilar ki. Ela ne zaman bahceye ciksa arkadaslarim var mi acaba diye cikiyor. Simdi ona "Hallo" demeyi ogrettim, bahceye cikip da kizlari gorunce "Hallo, hallo Lili" diye sesleniyor onlara. Ben okula baslayinca nasil olucak, dilden dolayi cok mu zorluk yasayacak acaba diye endise ederken onun bu hallerini, ogrenmeye-konusmaya cabalayisini gorunce epey rahatladim. Umarim okula basladiginda da boyle girisken ve rahat olur.

10 Mayıs 2011 Salı

2,5 yasindaki Ela'nin Sevdikleri

3 comments
Anneanemizin Turkiye'den gelisiyle sanal alemden pek bir uzaklastik. Havalar da guzel olunca surekli gezmece-tozmaca halindeyiz. Gecen sene ilk defa Belcika'ya gelen annemi tasinma telasindan pek gezdiremeyince bu sene "her haftasonu yeni bir yer gorelim" seklinde gezdiriyoruz. Biraz yorucu ama guzel geciyor gunlerimiz. Nisan sonunda Ela, ben ve annem on gunlugune Almanya'ya gittik. Teyzemlerin yaninda kisa bir tatil yaptiktan sonra Ela ve ben trenle donduk. Tren yolculugu cok hosuna gitti Ela'nin. Bu haftasonu da gidip anneanneyi getiricez insallah.



Evden uzakta oldugumuz on gun icinde bile babasi ve bircok kisi Ela'yi cok buyumus buldu. Susmaktan pek hoslanmiyor, kime cektiyse artik surekli konusup duruyor. Yok eger konusmuyorsa mutlaka sarki soyluyor. Hayali oyunlar oynayip kendi kendine cok egleniyor ve o sirada gizlice onu seyretmek de beni cok eglendiriyor. Kendi kendine yuzmeye gidiyorum deyip haliya atliyor sonra da " ayy su cok sogukmus" deyip geri cikiyor. Gecen gun kapinin onune gitmis kendi kendisine misafir karsiliyordu " hosgeldiniz, hosgeldiniz" diye. Cok guluyorum bu hallerine :)

2,5 yasina da girdi artik, buyuyor valla. Bir de 2,5 yasindaki Ela'nin sevdigi seyleri yazalim, hatira olsun :)


* Bisiklet surmeyi becerdiginden beri kaskini da mutlaka takip bisiklet surmeye gitmek istiyor surekli.


* Kruvasan. Normalde yuzune bakmadigim kruvasanlari hamileyken hapur hupur goturmustum, simdi Ela da bayiliyor kruvasan yemeye.



* Saklambac hatta Ela'nin deyisiyle "Saklambak" oynamak



*Ilk defa arkadasi Demir'de gorup tanidigi Simsek Mc Quenn. Baslarda "anne baaak Demir'in arabasindan" diyordu. Sonra filmini izletince pek bir sevdi, gorunce cok seviniyor "annneee bak simsek makfin" diyor hatta.

*Parka gidip her turlu yere tirmanmak, kaymak,hoplamak, sallanmak, ziplamak. Kis boyunca evde oynadigimiz hicbirseyin yuzune bakmiyor, havalar da guzel olunca fiziksel aktiviteye verdik kendimizi. Koltukta otururken bile bos durmayip bi benim bi babasinin bacaklarina iniyor, cikiyor, kopru yapiyor, hep hareket hep hareket...

*Her turlu etek-elbise. Bayiliyor, aksamlari yatarken bile pijamasinin ustune etek giyip yatan bir kizim var! Gecenlerde bir dugune gittik, hayatinda ilk defa gelin gordu ve hayran kaldi. Gece boyunca gelinin etrafinda dondu :)

*Yuzmek. Havuza gittik gecenlerde inanilmaz heyecanlandi ve cok eglendi, daha cok gitmeye karar verdik.

*Zeytinyagli pirasa, ispanak, brokoli ve mucver. Favori sebzeleri bunlar. Madem yiyor deyip surekli bunlari pisiriyorum, zaten bunlara ilaveten kereviz ve lahana disinda baska da bir sebze yok buralarda :(

31 Mart 2011 Perşembe

Ruyalar....

5 comments
Son zamanlarda Ela'nin ruyalar gormeye baslamasiyla beraber gece hayatimiz daha bir renklendi :) Ela'nin yatagi bizimkine yapisik, boylece daha az uyanir, uyansa bile eliyle bizi yoklar, elimi tutar sonra geri dalar hemen. Ilk olarak, bir gece uyurken birden kikir kikir bir gulme sesi duydum, donup Ela'ya baktim hemen, gozleri kapali uyuyor ama belli ki ruyasinda eglenceli birseyler goruyordu :) Ben de gulup, uyumaya devam ettim. Bir baska gece tam ben yatarken,aglamiyordu ama aglamak uzere gibiydi garip sesler cikartiyordu, belli ki korkuyordu, ben de hemen elini tutup oksadim, sakinlesti.

Her zaman boyle olmuyor tabi, su son haftalarda enteresan anilarimiz da oldu. Bir gece uyurken toka diye sayiklamaya basladi "tokam nerde, tokam nerde" diye agliyordu, uykusu bolunmesin diye "tamam Ela'cim tokan burda"  dedim, niyetim rahatlasin da uykusuna devam etsindi ama pek oyle olmadi. Gozleri kapali bir sekilde elini kafasina goturdu ve toka olmadigini anlayinca daha cok bagirip aglamaya basladi "tokam yooook, yok iste, tokami istiyorum" Ne kadar "ruya gordun, tamam gecti" desek de ruya oldugunu anlamasi biraz uzun surdu, neyse ki sonra devam etti uykusuna kaldigi yerden.

Bir de Lili maceramiz var. Bir yas dogumgununde Ela'ya hediye gelmisti Lili bebek, artik ilk bebegi diye mi baska da pek bebegi yok diye midir Lilisini pek sever. Ama geceleri Lili'yle nadiren uyur, genelde gunduzleri oynar, disari cikarir, pusetinde birlikte otururlar vs ama o kadar yani. Bir gun yine Lili'yle pek hasir nesirdi, butun gun Lili Lili diye oynayip durmustu. Gecenin bir yarisi ruyasinda "Liliiiiiii" diye aglamaya basladi. "Ela'cim Lili yok simdi uyuyomus o da "desem de yine ters tepti "istiyorum Lili'yi istiyoruuuum" diye bagirdi durdu. Gece gece uyandigimiza mi yanayim, Lili'yi bulamayasima mi yanayim bilemedim. Lili mutfakta yerde cikti, Ela'ya goturdugumde ise Ela coktan yeni bir ruyaya dalmisti bile :) Neyse ki uyudu diye sevinip, hemen ben de kafayi yastiga gomdum  :)

Butun bunlarda bir sekilde idare ettim de , cok gec yattigim ve uykumun en tatli yerinde oldugum bir gece Ela bu sefer de ruyasinda kitap goruyordu ki " kitaaaap oku, hadi hadi, kitap okuuuuu" diye bagirmaya basladi! Ben de ruyalar aleminin en tatli yerinde oldugumdan "ne kitabi gece gece, yat uyu sabah olunca okuruz!" diye karsi atak yaptim. Ela'nin sesi katlanarak artti "kitaaaaap oku, simdi okuuuuuuu" diye. Sakinlestirme gorevini babaya verip kosarak tuvalete kactim, geldigimde hersey sut limandi, ben de uykuma kaldigim yerden devam ettim.

Simdi her gece yatmadan once "Tatli ruyalar" diye daha bir icten soyluyorum tabii :) Var mi sizde de benzer durumlar? Ne yapmak, nasil sakinlestirmek ve uykuya devam etmek gerek, bilen varsa soyleyiversin...

28 Mart 2011 Pazartesi

En sevdigim mevsim: Ilkbahar

2 comments
Haftalardir oyle guzel ki havalar Belcika'da. Kalin atkilari, sapkalari ve kislik montlari attik, ince ince giyinip cikabiliyoruz. Her yerde kuslar, cicekler, cok seviyorum ilkbahari!
Ela'yla disarilardayiz surekli. Kovamizi kuregimizi alip parkta her tarafimiz kum olana kadar oynuyoruz. Bahceye cicekler dikiyoruz, sonra onlari sulayip, hergun buyumusler mi diye kontrol ediyoruz :)
Ela'nin da piknik meraki var bugunlerde, eline gecirdigi herhangi bir ortuyu alip hemen yere seriyor ve "anne gel piknik yapalim" diyor :) Bugun bahcede yine piknik yaparken yanima bir de kahve almistim, Ela'ya da suyunu vermistim. Mutfaga gitti kulplu bir plastik bardak bulup yanima geldi, "suyumu buna koy bu da benim kahvem olsun" dedi :) Karsilikli kahvelerimizi ictik :)
Ah bir de su fotograftaki manolya agacindan olsaydi bir tane bahcede, o guzel ciceklerine bakmaya doyamazdim ne guzel olurdu.

Haftasonu annem gelicek Turkiye'den, heyecanim biraz da ondan aslinda :)

9 Mart 2011 Çarşamba

Ebru Yaptik!

0 comments
Ne cok zaman oldu yazmayali, subat ayi boyunca ancak bir iki kere yazabildim heralde. Zaten blogumu her actigimda kurbagayi gormekten bayilmak uzereyim :)

Havalar soguk ama genelde hep gunesliydi, biz de Ela'yla bol bol gezdik, gunesin tadini cikardik. Parklara gittik, yuruyusler yaptik, dogayi kesfettik ( Bazen yururken "Ela'cim kuslarin sesini dinle bak, duyuyor musun" diye dikkatini kus seslerine cekiyorum. Etraftaki araba-otobus, kopek, çan seslerinden kus sesini ayirt edip dinlemesi hosuma gidiyor. Gecen gun gene yuruyorduk, Ela pusetinde oturuyordu bu sefer birden bana donup "annecim kuslarin sesini dinle" dedi, mest oldum :))

Neyse, baska birsey yazacaktim aslinda, laf lafi acti :)
Hergun de disarilarda degildik tabi, evde de baska kesiflerimiz oldu. Daha once tras kopuguyle oynadigimizi ve Ela'nin cok hosuna gittigini yazmistim. Zaten sonrasinda temizligi de cok kolay, ustune ustluk bir de mis gibi kokuyor :) Bu yuzden benim de favorim ;) Yabanci bloglardan birinde gordugumuz tras kopugunden ebruyu deneyelim dedim gecen gun. Tabi tras kopugunu cikarinca ortaya, baska baska fikirler de cikti ve ebruya ulasmamiz biraz uzun surdu :)Dikdortgen ve derin bir kaba (firin tepsisi, borcam vs) tras kopugu koyduk. Once biraz oyle oynadi, bir sure sonra birkac minik objeyi( minik bir araba, buzdolabi magneti, ve Ela'nin doktor setinden kucuk bir makas) de attim kabin icine, bir sure de onlari kopuklerin altina sakladi-buldu. Sonra isi biraz renklendirelim dedim ve sivi gida boyalarindan koydum, renkleri karistirdik. Oyun hamuru icin kullandigimiz kaliplar vardi, onlari kopuge batirip sonra da kagida desenler cikarttik. Biraz da oyle oynadiktan sonra kopukleri kabin icinde duzlestirip her yere esit dagilacak sekilde yaydim. Sonra da beyaz bir A4 kagidi alip kopuklerin ustune kapattik. Kagidin her yerine kopuk-boya degmesi onemli. Kagidi kaldirip ayri bir yerde 10-15 dakika beklettik. Kuruduktan sonra da kagit peceteyle fazla bastirmadan kopukleri sildim ve anne-kiz beraberce ebru yaptik, ikimiz de cok eglendik.

Bir dahaki sefere not: Gida boyasini ekledikten sonra bir cubuk yardimiyla boyalari dagitsak daha guzel desenler cikarabilirdik....

Posted by Picasa

8 Şubat 2011 Salı

Ela'nin Kitapligindan: Kurbaga ve Yabanci

1 comments
 
Gectigimiz ay esim birkac gunlugune Istanbul'a gidince hemen Ela icin bir kitap listesi hazirladim. Hazirlarken de Bir Dolap Kitap'tan coook yararlandim.   

Max Velthuijs'in bu Kurbaga serisini yegenimin kitapliginda gormus ama cok da detayli inceleyememistim. Yalniz onlardaki Kurbaga serisi cift dilliydi, Ingilizce-Turkce seklinde. Ben de Bir Dolap Kitap'taki kitap aciklamasini okuyunca bu kitabin da Turkce-Hollandaca oldugunu sandim, oysa ki sunus yazisi iki dilliymis.
Ela'yi flamanca okula verecek olmamizdan, benim flamanca ogreniyor olusumdan, yazarin Hollanda'nin unlu cocuk kitabi yazarlarindan biri olmasindan ve tabiki hikayenin guzelliginden hemen ekledim listeye. Kitabi okuyunca da cok dogru bir karar vermisim dedim, gercekten hem resimler hem de farklilik ve hosgoru uzerine cok guzel bir hikayesi var.

Ela da cok severek dinliyor, kitabin sonunda farenin cadirini toplayip kasabadan ayrildigini her okuyusumda sanki kendi arkadasim gidiyormus gibi icimi bir huzun kapliyor...

Kitapla ilgili Bir Dolap Kitap'taki tanitim yazisi icin buraya tiklayabilirsiniz.

Kitabi aldiktan sonra farkettim ki Belcika'da da cok meshurmus bu Kurbaga karakteri, her yerde oyuncaklari-kitaplari satiliyor, daha once dikkatimi cekmemisti. Ilerleyen gunlerde flamancami ilerletmek icin serinin bir baska kitabini flamanca olarak almayi dusunuyorum :)

Posted by Picasa

1 Şubat 2011 Salı

Kopuk Kopuk...

3 comments
Blogumdan uzak kalali epey zaman olmus, oyle ki altta orkidemin tomurcugu cikti diye yazmisim, dun itibariyle orkide cicek acti! O derece yani :))
Insan biraz yazmayinca da hemen kopuyor, neyse hemen bugun Ela'yla oynadigimiz ve Ela'nin cok sevdigi bir seyle donus yapayim o zaman.
Masasina biraz tras kopugu koydum, onlarla oynadi, kopuk kopuk yapti, el izi cikardi kisacasi cok eglendi. Su soguk gunlerde evde yapacak sey arayanlara onerelim biz de.

Bu arada kopukle oynarken once hamur gibi, hamura benziyor dedi. Sonra elimi yikiyorum sabun mu bu diye sordu, yok degil dedim. Masuscuktan elimi yikicam ama deyip ellerini yikadi tras kopuguyle :)
Posted by Picasa

14 Ocak 2011 Cuma

Kucuk Mutluluklar

4 comments
Posted by Picasa
Gecen yil aldigim ve aylarca guzel cicekleriyle evimize guzellik katan cok sevdigim orkidem tomurcuklarini gosterince bu gri ve yagmurlu sabahta icimi bir sevinc kapladi...

12 Ocak 2011 Çarşamba

Eglence

5 comments
Gecen gun ben yatak odasinda birseyler yaparken once babasinin kravatini cekti dolaptan. Su siralar kravatla oynamayi cok seviyor, "baglayalim bunu" dedi, baglayip taktiktan sonra da "ben baba oldum, ise gidiyorum" deyip cikti odadan. Odasina gitmis oyuncaklariyla oynuyordu en son. Sonra bir sure ses gelmeyince bir bakayim dedim, cekmeceden tokalarinin oldugu kucuk bir canta var onu almis ve butun tokalari yere dokmus onlara bakiyordu. Once elime bir tane verdi takayim diye, sonra bunu da, bunu da diye diye butun tokalarini kafasina taktirdi. Takarken de, sonra aynada Ela'ya bakarken de fotograf cekerken de cok eglendik, cok gulduk :)
Ama sonra o kadar toka kafasini kasindirmaya basladi ve teker teker cikardik bu sefer :)
Posted by Picasa

10 Ocak 2011 Pazartesi

Ela'nin Kitapligindan: Kiss Good Night Sam

4 comments
Uyku oncesi Ela'nin okumayi en sevdigi kitaplardan biri bu. Kucuk ayi Sam'in firtinali bir gecede uykuya hazirlanisini ve annesinin iyigeceler opucugunu almadan bir turlu uyumak istemeyisini cok guzel anlatiyor.
 Sam'in annesi iyigeceler opucugunu vermeyi unuttugunu hatirlayinca egilip Sam'i oper, oper sonra bir kere daha oper. Tam odadan cikacakken Sam ayaga kalkar ve "bi kere daha" der ve annesi egilip yeniden oper. Opucugunu alan Sam huzur icinde uykuya dalar. Kitabin bu kismini okurken biz de bi kere daha, bi kere daha opusup duruyoruz Ela'yla. Resimlerini de cok sedigimiz bu kitabi mutlaka tavsiye ediyoruz....
Posted by Picasa
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

Ela ve annesi... Copyright 2008 All Rights Reserved Baby Blog Designed by Ipiet | All Image Presented by Tadpole's Notez

Web Analytics